Gezi Davası’nın Beşinci Duruşmasında Neler Yaşandı?
Osman Kavala’nın avukatları 28 Ocak 2020’de Silivri’de görülen Gezi Davası’nın beşinci duruşmasına dair bir özet bilgi notu yayınladılar. Osman Kavala 18 Ekim 2018’de gözaltına alınmış, 1 Kasım 2018’de tutuklanmıştı. Gezi Davası’nın bir sonraki duruşması 18 Şubat’ta gerçekleşecek ve Savcılık Makamı mütalaasını verecek.
- Mahkeme, 24 Aralık’taki son celseden sonra, iki kez savunma avukatlarının katılımına müsaade etmeden, savunmanın yokluğunda Murat Papuç’u tanık sıfatıyla dinlemiştir.
- Mahkeme’nin tanığı bu şekilde dinlemesi hukuka da, kanuna da açıkça aykırıdır. Mahkeme Heyeti’nin arkasına saklandığı kanun maddesi; örgütlü suçlarda, tanığın can güvenliği tehlikede ise, tanığın başka bir salonda ancak eş zamanlı olarak sesi ve görüntüsü aktarılmak ve tarafların soru sorma hakkı saklı kalmak koşulu ile tanığın dinlenebileceğini düzenlemektedir. Oysa, suçlamalar arasında örgüt iddiası yoktur, tanığın can güvenliğinin tehlikede olduğuna ilişkin somut bir gerekçe, hatta bir iddia dahi yoktur, tanık başka bir salonda görüntüsü ve sesi aktarılarak dinleneceğine savunma duruşmaya alınmadan savcı yani iddia makamı duruşma salonundayken iki kez dinlenilmiştir.
- Tanık Murat Papuç, Gezi Protestolarından tam 6 sene sonra evinde bulundurduğunu ve Gezi Protestoları zamanında dağıtıldığını iddia ettiği bir gaz maskesini teslim etmiş ve Mahkeme tarafından bu maskeye delil muamelesi yapılmıştır.
- Savunma olmaksızın iki kez dinlenen ve kimlik tespiti yapılan Murat Papuç’un soy isminin Papuç değil Eren olduğu savunma avukatları tarafından ortaya konulmuştur. Dolayısıyla Mahkeme, nüfusta kayıtlı olmayan hayali bir tanığı dinlemiştir.
- Mahkeme Heyeti duruşmanın başında, duruşmadan önce gelen evrakı okuyarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Osman Kavala hakkında vermiş olduğu hak ihlali kararına ilişkin Adalet Bakanlığı ile yazışma yapıldığını ve kararın kesinleşmediğinin bildirildiğini zapta geçmiştir. Mahkeme Heyeti açıkça yalan söylemektedir; Adalet Bakanlığı’ndan gelen yazı cevabında AİHM kararının kesinleşmediğine ilişkin hiçbir ifade bulunmamaktadır. Mahkeme Heyeti, emredici olan AİHM’nin derhal tahliyeye yönelik kararını uygulamayarak suç işlemekte, bu suça Adalet Bakanlığı’nı da ortak etmek istemektedir.
- Adalet Bakanlığı bu konuya ilişkin tek bir yazı göndermiştir; 23 Aralık 2019 tarihli yazıda, AİHM’nin Osman Kavala hakkında ihlal kararı verdiği, bu kararın 10 Aralık tarihinde tebellüğ edildiği ve kararın tercümesinin yazı ekinde gönderildiği yer almaktadır. Yazıda kararın kesinleşmediği gibi bir ifade yer almamaktadır.
- AİHM Türkiye Eski Yargıcı Rıza Türmen, AİHM’nin Osman Kavala hakkında vermiş olduğu ihlal ve derhal tahliye edilmesine yönelik kararın herhangi bir süre beklenmeksizin uygulanması ve Osman Kavala’nın derhal tahliye edilmesi gerektiğine ilişkin bilimsel görüş hazırlamış ve bu görüş mahkeme dosyasına girmiştir.
- 28 Ocak’taki duruşmanın başında savunma avukatları ayrı ayrı söz alarak Mahkeme Heyeti’ni sıraladığımız sebeplerle reddetmişlerdir. Mahkemenin, bu talepleri duruşmayı uzatma amacıyla yapıldığını belirterek geri çevirmesinin ardında da savunma avukatları duruşma salonundan ayrılmışlardır.
- Mahkeme Heyeti, salondaki izleyicileri dışarı çıkartmış, duruşmaya avukatların girmesine müsaade etmemiş, savunma avukatları olmadan sanıkları sorgulamaya devam etmiştir.
- Mahkeme vermiş olduğu kararda; Ali İsmail Korkmaz’ı tekmeleyerek öldüren, bu eylemi sebebiyle hakkında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olan ve tekmeleme sırasında ayağını inciten Mevlüt Saldoğan isimli eski polis memurunun mağdur olduğu gerekçesiyle duruşmaya katılmasına karar vermiş, tüm taleplere rağmen bu kararından vazgeçmemiştir.
- Mahkeme vermiş olduğu kararda; derhal uygulanması gereken AİHM kararını kesinleşmediği iddiasıyla uygulamamış ve Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.
- Mahkeme vermiş olduğu kararda; usule aykırı olarak savunmadan kaçırılarak dinlenen tanık Murat Papuç /Eren’in duruşmada dinlenilmesi taleplerini reddetmiştir.
- Mahkeme Heyeti, onlarca eksiğe rağmen, her şeyden öte dinlediği tanığın soy ismini bile teyit etme ihtiyacı hissetmeden, dosyanın tamamlandığını belirterek esas hakkındaki mütalaayı hazırlamak üzere dosyayı savcıya tevdi etmiş ve duruşmayı 18 Şubat tarihine ertelemiştir.